Covid-19 salgını,
tüm dünyada ve ülkemizde yayılarak sosyal hayatı durma noktasına getirmekle
birlikte ticari ve ekonomik alanda da pek çok olumsuzluklara neden olmuştur.
Salgının yayılmasını önlemek için sosyal alandaki düzenlemelerin yanında
salgının ekonomik etkilerini de en aza indirmeye yönelik pek çok tedbir
alınmaktadır. Bu kapsamda önce Ticaret Bakanlığı (Bakanlık) tarafından
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine (TOBB) 31.03.2020 tarihinde
iletilen yazı ile sermaye şirketlerinin öz kaynaklarını korumasına yönelik
birtakım taleplerin şirketlere duyurulması istenmiştir. Daha sonra 7244 sayılı Yeni Koronavirüs (Covıd-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal
Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun[1] ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (7244 sayılı Kanun) ile konuya
ilişkin yasal düzenleme getirilmiştir. İlerleyen süreçte Ticaret Bakanlığı
tarafından “6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Geçici 13 üncü Maddesinin
Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ” (Tebliğ) yayımlanarak
kanuni düzenlemeye ilişkin detaylar ortaya konmuştur[2]. Okuyacağınız blog
yazısında söz konusu düzenlemeler ve düzenlemelere aykırı genel kurul
kararlarının durumu değerlendirilecektir.
1. Bakanlık Duyurusuna İlişkin Değerlendirmeler
1. Bakanlık Duyurusuna İlişkin Değerlendirmeler
Bakanlık tarafından TOBB’a iletilen
31.03.2020 tarihli yazıda Covid-19 salgını nedeniyle şirketlerin öz
kaynaklarının korunmasının önemine işaret edilmiş ve “Kamunun iştiraki olan
şirketler hariç olmak üzere, sermaye şirketlerinin 2019 yılı hesap dönemine
ilişkin olarak bu yıl gerçekleştirilecek genel kurul toplantılarında gündeme
alınacak nakit kâr payı dağıtımı kararlarında, geçmiş yıl karlarının dağıtıma
konu edilmemesi ve dağıtım tutarının 2019 yılı net dönem karının %25’ini
aşmaması ile yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtımı yetkisi verilmemesi...”
ifadelerine yer verilmiştir.
İlgili
duyuru metni TOBB tarafından üyelerine bildirilmek üzere 01.04.2020 tarihinde
tüm oda ve borsalara iletilmiştir[3].
Gerek
duyurunun dayanağı olan Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve
Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında
Yönetmelik m. 13/5 hükmü gerek şirketlerde kâr payı dağıtımının genel kurulun
devredilemez yetkisi olması göz önüne alındığında, Bakanlık duyurusu ile genel
kurulun iradesini bağlayarak kâr payı dağıtımına ilişkin zorunlu kararlar
belirlenmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Söz konusu
duyuruda yer alan taleplerin gündeme eklenmesi gerektiği ancak aksine karar
alınması halinde duyurunun bir genel kurul kararı iptali sebebi olamayacağı
değerlendirilmiştir.
2. Şirketlerde Kâr Payı Dağıtım Kısıtlamasına İlişkin Düzenleme
2. Şirketlerde Kâr Payı Dağıtım Kısıtlamasına İlişkin Düzenleme
7244 sayılı Kanun ile Covid-19 salgınının
ekonomik alandaki etkilerinin azaltılması amacıyla birtakım düzenlemeler
getirilmiş, üst başlıkla açıklamış olduğumuz Bakanlık duyurusunu bağlayıcı hale
getiren bir kanuni düzenleme yapılmıştır. Bu kapsamda 7244 sayılı Kanun’un 12.
maddesiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na (TTK) aşağıdaki
geçici 13. madde eklenmiştir:
“Sermaye şirketlerinde, 30/9/2020 tarihine kadar 2019 yılı net dönem
kârının yalnızca yüzde yirmi beşine kadarının dağıtımına karar verilebilir,
geçmiş yıl kârları ve serbest yedek akçeler dağıtıma konu edilemez, genel
kurulca yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtımı yetkisi verilemez. Devlet, il
özel idaresi, belediye, köy ile diğer kamu tüzel kişilerinin ve sermayesinin
yüzde ellisinden fazlası kamuya ait fonların, doğrudan veya dolaylı olarak
sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip olduğu şirketler hakkında bu
fıkra hükmü uygulanmaz. Bu fıkrada belirtilen süreyi üç ay uzatmaya ve
kısaltmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.
Genel kurulca 2019 yılı hesap dönemine
ilişkin kâr payı dağıtımı kararı alınmış ancak henüz pay sahiplerine ödeme
yapılmamışsa veya kısmi ödeme yapılmışsa, 2019 yılı net dönem kârının yüzde
yirmi beşini aşan kısma ilişkin ödemeler birinci fıkrada belirtilen sürenin
sonuna kadar ertelenir.
Bu maddenin kapsamına giren sermaye şirketlerine
ilişkin istisnalar ile uygulamaya dair usul ve esasları belirlemeye, Hazine ve
Maliye Bakanlığının görüşünü almak suretiyle Ticaret Bakanlığı yetkilidir.”
Söz
konusu hükmün gerekçesi ise “Salgının ekonomik faaliyetler üzerindeki
olumsuz etkilerinin bertaraf edilebilmesi amacıyla çeşitli tedbir programları
ortaya konulmuştur. Ekonomik faaliyetlerin azalması, sınırların
kapatılması hem arz hem de talep tarafında ortaya çıkan belirsizlikler
sebebiyle salgının toplum sağlığı ve ekonomi üzerindeki etkileri henüz net
olarak ortaya konulamamaktadır. Bu çerçevede, ihtiyatlılık politikası gereği
olarak, şirket nakit kâr dağıtımı yapılmak suretiyle azaltılmaması,
şirketlerimizin mevcut özkaynak yapılarının korunması ve ilave finansman
ihtiyacının doğmaması amacıyla madde ile; 30.09.2020 tarihine kadar
yapılacak kâr dağıtımına ilişkin düzenleme getirmektedir.” şeklinde
açıklanmıştır[4].
Getirilen bu düzenleme ile sermaye
şirketlerinin 2019 yılı hesap dönemine ilişkin 2020 yılında yapılacak genel
kurul toplantılarında:
a) 2019 net dönem kârının en fazla %25’inin dağıtılabileceği,
b) Geçmiş yıl kârlarının (2018 ve öncesi) ve serbest yedek akçelerin dağıtılamayacağı,
c) Yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtma yetkisi verilemeyeceği
hüküm altına alınmıştır.
2.1. TTK Geçici 13. Maddenin Kapsamı
a) 2019 net dönem kârının en fazla %25’inin dağıtılabileceği,
b) Geçmiş yıl kârlarının (2018 ve öncesi) ve serbest yedek akçelerin dağıtılamayacağı,
c) Yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtma yetkisi verilemeyeceği
hüküm altına alınmıştır.
2.1. TTK Geçici 13. Maddenin Kapsamı
Getirilen
kanuni düzenleme ile sermaye şirketlerinin 2019 yılına ilişkin kâr payı
dağıtımı hakkındaki genel kurul kararlarına ilişkin düzenleme yapılmıştır. Hükmün
istisnaları ise devlet, il özel idaresi, belediye, köy ile diğer kamu tüzel
kişilerinin ve sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait fonların
doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip
olduğu şirketler olarak sayılmıştır. Dolayısıyla sayılan kamu iştiraki olan
şirketler kâr payı dağıtımına ilişkin getirilen sınırlamaya tabi değildir.
Düzenlemenin
devamında “genel
kurulca yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtımı yetkisi verilemez”
ifadesi yer alsa da kanun metni ve amacı bir bütün olarak incelendiğinde tüm
sermaye şirketlerinin dolayısıyla anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş
komandit şirketlerin bu düzenlemeye tabi olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Bu
nedenle kâr payı avansı dağıtımına ilişkin anonim şirketlerin yönetim organı
olan yönetim kurulundan söz edilerek limited şirketlerde müdürlere ve sermayesi
paylara bölünmüş komandit şirketlerde yönetici ortaklara yetki verilmesinden
söz edilmemesi eksiklik olarak değerlendirilmiştir. Sonuç olarak söz konusu
düzenlemenin genel kurulca şirketin yönetim organına kâr payı avansı dağıtma
yetkisi verilmemesi olarak anlaşılması isabetli olacaktır.
Nitekim
daha sonra yayımlanan Tebliğ’in 4/2. maddesi ile ilgili sürenin sonuna kadar
yönetim organına kâr payı avansı dağıtımı yetkisi verilemeyeceği düzenlemiş,
Tebliğ’in 3/1-ğ maddesi ile yönetim organı anonim şirketlerde yönetim kurulu,
limited şirketlerde müdürler ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde
yöneticiler olarak tanımlanarak söz konusu eksiklik giderilmiştir.
Öte
yandan söz konusu düzenleme henüz genel kurul kararı almayan şirketlerle
birlikte 2019 yılı dönemine ilişkin kâr payı dağıtımı kararı almış ancak henüz tamamen
dağıtım yapmamış şirketleri de kapsamaktadır. Buna göre Kanun’un yürürlüğe
girdiği 17.04.2020 tarihinden önce kâr payı dağıtımı kararı almış ancak henüz
tamamını ödememiş olan şirketler 2019 yılı net dönem kârının %25’ini aşan kısma
ilişkin ödemeleri 30.09.2020 tarihine kadar erteleyecektir. Tebliğ m. 4
hükmüne göre bu şekilde ertelenen ödemelere faiz işletilmeyecektir. Benzer
şekilde 17.04.2020 tarihinden önce yapılan genel kurulda yönetim organına kâr
payı avansı dağıtımı yetkisi verilmişse avans ödemeleri de süre sonuna kadar
ertelenecektir. Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce genel kurul kararı
alıp ödemelerin tamamını gerçekleştirmiş olan şirketlere ise söz konusu
düzenleme uygulanamayacaktır.
TTK
geçici m. 13 hükmü 30.09.2020 tarihine kadar geçerli olmak üzere yürürlüğe
girmiş, ancak belirlenen süreyi üç ay uzatmaya ve kısaltmaya
Cumhurbaşkanı’nın yetkili olduğu düzenlenmiştir.
2.2. Tebliğ Hükümlerinde Kâr Payı Dağıtımı Kısıtlamasına Getirilen İstinaslar
2.2. Tebliğ Hükümlerinde Kâr Payı Dağıtımı Kısıtlamasına Getirilen İstinaslar
Tebliğ
m. 4 doğrultusunda net dönem kararının en fazla %25’inin dağıtılabileceği ve
geçmiş yıl kârlarının ve serbest yedek akçelerin dağıtılamayacağı kuralı TTK m.
462 hükmüne göre iç kaynaktan yapılacak sermaye artırımında uygulanmayacaktır. TTK
geçici m. 13 hükmünün salgın döneminde şirketlerden nakit çıkışını
sınırlandırmayı amaçladığı göz önüne alındığında, kârın şirket sermayesine
eklenmesi durumunun istisna tutulması amaçla uyumlu olmuştur.
Tebliğ m. 5 hükmü ile kâr payı ve kâr payı
avansı dağıtım kısıtlamasına ilişkin başka birtakım istisnalara yer
verilmiştir. Buna göre;
a. Çalışanları
Covid-19 salgını nedeniyle kısa çalışma ödeneğinden veya ücretsiz izne
ayrılarak nakdi ücret desteğinden yararlanan şirketler ile hazine destekli
kredi kefaleti kullanan ve kapanmamış kredi borç bakiyesi sunulan şirketler
hariç olmak üzere genel kurulda en fazla 120.000 TL tutarında kâr payı dağıtımı
kararı alan şirketler,
b. Dağıtımına
karar verilen kâr payının en az yarısının başka bir sermaye şirketine olan
sermaye taahhüt borcunun nakden ifasında kullanılacak olması şartıyla karar
alan şirketler,
c. Dağıtımına
karar verilen kâr payının imzalanan kredi ve proje finansman sözleşmeleri
kapsamında 30.09.2020 tarihine kadar muaccel hale gelecek yükümlülükleri
ifasında nakden kullanılacak olması şartıyla karar alan şirketler (Tebliğ m.
5/2 hükmüyle istisna tutulan kısım pay sahiplerinin ifa yükümlülüklerinin
tutarı ile sınırlı tutulmuştur.)
net
dönem kararının en fazla %25’inin dağıtılabileceği ve geçmiş yıl karlarının ve
serbest yedek akçelerin dağıtılamayacağı kuralından istisna tutulmuştur.
Görüldüğü
üzere TTK geçici m. 13 hükmüyle Covid-19 salgını nedeniyle şirketlerde nakdi
sıkıntı yaşanmaması için tedbir amaçlı kısıtlama getirilirken bu kısıtlamanın
ticari hayatı olumsuz etkilemesi muhtemel alanlarla da istisnalar tanınmıştır.
Söz konusu istisnalar kapsamında kalarak kâr payı dağıtımı yapacak şirketlerin
Tebliğ m. 6 hükmünde sayılan belgelerde başvuru yaparak Bakanlıktan uygun görüş
alması zorunludur.
2.3. TTK Kapsamında Kâr Payına İlişkin Karar Alma Yetkisi ve Kanuna Aykırı Genel Kurul Kararları
2.3. TTK Kapsamında Kâr Payına İlişkin Karar Alma Yetkisi ve Kanuna Aykırı Genel Kurul Kararları
TTK
m. 408/2 ve m. 616 hükümleri kapsamında yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr
payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya
dağıtılacak kâra katılması dâhil kullanılmasına dair kararların alınması genel
kurulun devredilemez görev ve yetkilerindendir.
Kâr
payı dağıtımına ilişkin kurallar TTK hükümleri ve şirket esas sözleşmesinde
belirlenir ve alınan genel kurul kararı ancak bu hükümlere ve dürüstlük
kuralına uygunluk çerçevesinde denetlenir. TTK’ya eklenen geçici madde 13
hükmüne aykırı olarak alınan bir genel kurul kararının karşılaşacağı yaptırımın
ise TTK m. 447 göz önüne alınarak değerlendirilmesi gerekir.
Bir
hukuki işlem usul ve şekle ilişkin kurucu unsurlarını haiz olmakla beraber,
emredici hükümlere, ahlaka, kamu düzenine aykırı ise o işlem batıldır[5]. Batıl olan işlem
yapıldığı andan itibaren hüküm ve sonuç doğurmayacaktır. Genel kurul kararının
batıl olduğunun tespitine ilişkin davalar menfaati bulunan herkes (ortaklar,
yönetim kurulu üyeleri, alacaklılar gibi) tarafından herhangi bir hak düşürücü
süreye tabi olmaksızın açılabilecektir[6]. Bu tür batıl kararların
yönetim kurulu tarafından uygulanmaması ve geçersizliğin tespiti davası
açılması gerektiği, aksi davranışın yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu
doğuracağı kabul edilmektedir[7].
Bir
sermaye şirketinin, genel kurul kararının süreye bağlı olmaksızın butlanının
tespitinin istenebilmesi işlem güvenliği ile bağdaşmaz. Bu nedenle genel kurul
kararlarının butlanına ilişkin değerlendirmenin dikkatle yapılması gerekir[8].
6098
sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 27. maddesinde kanunun
emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya
konusu imkânsız olan sözleşmelerin batıl olduğu düzenlenmiştir.
TTK
m. 445 hükmünde ise kanunun emredici hükümlerine aykırı genel kurul
kararlarının iptal yaptırımına tabi olduğu hüküm altına alınmış, TTK m. 447 ile
genel kurul kararlarının butlanı istisnai olarak düzenlenmiştir.
TTK
m. 445 ile kanuna aykırılık iptal sebebi olarak sayıldığı için TBK m. 27
hükmüne dayanarak emredici hükümlere aykırı her türlü genel kurul kararının
batıl olduğunu söylemek mümkün olmayacaktır[9]. Bu nedenle öğretide genel
kurul kararlarının butlanı hakkında TTK m. 447 ile TBK m. 27 hükmünün ahlaka,
kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan hükümlere
ilişkin kısmının uygulanması gerektiği ifade edilmektedir[10].
TTK
m. 447 hükmüyle genel kurulun sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararlarının
batıl olduğu düzenlenmiştir. Zira sermayenin korunmasına ilişkin hükümler ile
pay sahibinin menfaati ve sermaye şirketinin temel yapısı arasında sıkı bir bağ
vardır[11]. Örneğin itibari değerin
altında yeni pay ihracına veya yedek akçe ayrılmadan kâr dağıtımı yapılmasına
ilişkin genel kurul kararları sermayenin korunmasına aykırı olduğu için
batıldır[12].
Yargıtay içtihatlarında ticari defterlere işlenmesine karar verilen zararların
ödenmesinin şirket öz kaynağının yarısına yakınını yitirmiş olacağı bir olayda anılan
karar[13], bir şirketin kullandığı
kredinin somut bir gerekçeye dayanmadan şirket ortaklığından ayrılan bir kişiye
aktartılmasına ilişkin karar[14] sermayenin korunması
kuralına aykırı bulunmuştur.
TTK
geçici m. 13 hükmünün de salgın süresince şirketlerin sermayesinin korunmasına
yönelik emredici bir düzenleme olduğu açıktır. Nitekim getirilen düzenlemenin
gerekçesinde de bu amaç açıkça ifade edilmiştir. Bu nedenle TTK geçici m. 13
hükmüyle getirilen sınırlamalara aykırı şekilde kâr payı dağıtımı yapılmasının
sermayenin korunması hükmüne aykırılık oluşturması ve butlanla yaptırımıyla
karşılaşması mümkündür[15].
Bu
halde 17.04.2020 tarihinden sonra alınacak 2019 net dönem kârının %25’inden
daha fazlasının dağıtılması, 2018 ve öncesi yıllarına ilişkin kârların ve
serbest yedek akçelerin dağıtılması veya yönetim organına kâr payı avansı
dağıtma yetkisi verilmesine ilişkin genel kurul kararlarının TTK geçici m. 13 hükmüne
aykırı olan kısımları baştan itibaren hüküm ve sonuç doğurmayacak ve butlanın
tespiti herkes tarafından süreye bağlı olmaksızın istenebilecektir.
Alınacak
olan genel kurul kararında TTK geçici m. 13 hükmüyle getirilen sınırlamaya
aykırı bir karar verilmesi halinde iki ihtimalin ortaya çıkması mümkündür. İlk
olarak alınan genel kurul kararının bir bütün halinde batıl olduğu
söylenebilir. İkinci olarak ise kararın yalnızca TTK geçici m. 13 ile getirilen
sınırlamaya aykırı kısımlarının batıl kabul edilmesi, dolayısıyla genel kurul
kararının tamamının değil, yalnızca kâr payı dağıtımına ilişkin %25 sınırını
aşan kısmının butlana tâbi olması kabul edilebilir. Kanaatimizce ikinci ihtimal
geçici m. 13 hükmünün amacına ve usul ekonomisine daha uygun olacaktır.
TTK
geçici m. 13 hükmünün amacı sermayenin korunması ve kanunla getirilen
sınırlamadan daha fazla dağıtım yapılarak içinde bulunduğumuz korona virüsü
salgınının şirketlerde sebep olduğu nakdî sıkıntının önüne geçilmesi için nakit
çıkışının önlenmesi olduğuna göre kanunun getiriliş amacına ve ulaşmak istediği
sonuca aykırı olmayan genel kurul kararlarıyla kabul edilen %25’e kadar olan
kâr dağıtımına ilişkin kararın hukuka uygun kabul edilmesi gerekir. Buna göre
alınacak bir genel kurul kararında açıkça net dönem kârının %25’inin
dağıtılmasına, %25’i aşan kısmının işbu kanuni düzenleme ile öngörülen sürenin
geçmesinden sonra dağıtılmasına karar verilmesinin TTK geçici m. 13 hükmüne
aykırı olmaması gerekir[16].
Öte
yandan TTK geçici m. 13 kapsamında şirketlerin mali durumlarını değerlendirerek
2019 net dönem kârının %25’inden daha azını dağıtması veya hiç dağıtmaması da
mümkündür. Nitekim TTK m. 523 hükmü kapsamında aktiflerin yeniden sağlanması
için gerekliyse ve bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında,
şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yönünden
haklı görülüyorsa kanunda ve esas sözleşmede düzenlenenler dışında yedek akçe
ayrılmasına da karar verilebilir. Yargıtay içtihatlarıyla[17] da kabul edildiği üzere kâr dağıtımının şirket sermayesinin
düşmesi sonucunu doğurması, birinci temettü dışında kalan kısmın
ortaklığın devamlı gelişmesi ve düzenli kâr payı
dağıtılmasının temini bakımından yararlı olması, şirket
menfaati için iyiniyet kurallarına uygun olması gibi haklı nedenlerle hiç kâr
payı dağıtılmaması da hukuka aykırı olmayacaktır.
3. Sonuç
3. Sonuç
Covid-19
salgının ekonomik alandaki olumsuz sonuçlarını önleyebilmek amacıyla Bakanlık
tarafından alınan önlemler kapsamında ilk olarak şirketlerin kâr payı
dağıtımına ilişkin duyuru yayımlanmıştır. Bakanlık duyurusunun şirketlere sermayelerini
korumanın önemine işaret eden bir tavsiye niteliğinde olduğu düşünülürken konuya
ilişkin düzenleme TTK geçici m. 13 ile kanunlaşmış ve dolayısıyla bir
zorunluluk haline gelmiştir.
Söz konusu
düzenleme ile asıl olarak kanunda sınırlı olarak sayılan kamunun
iştiraki olan şirketler hariç olmak üzere tüm sermaye şirketlerinin dolayısıyla
anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin öz
kaynaklarının korunmasını sağlamak amaçlanmıştır. Tebliğ hükümleri ile söz
konusu kısıtlamanın istisnalarına ilişkin ayrıntılı düzenlemeler getirilmiştir.
TTK’ya
eklenen geçici 13. madde emredici niteliktedir. Düzenlemenin lafzına, getiriliş
amacına ve gerekçesine bakıldığında bu maddenin sermayenin korunması ilkesi
kapsamında olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Bu nedenle bu maddeye aykırı şekilde
bir genel kurul kararı alınması halinde kararın, hükmün getirdiği sınırları
aşan kısımlarının TTK m. 447 hükmü kapsamında batıl olması ihtimal
dahilindedir.
[3] TOBB tarafından iletilen duyuru
metni için bkz: https://itb.org.tr/img/userfiles/files/Sermaye%20%C5%9Eirketlerinin%20Kar%20Da%C4%9F%C4%B1t%C4%B1m%C4%B1%20hk.pdf?v=1586244577483.
[5]
Poroy, Reha/ Tekinalp, Ünal/
Çamoğlu, Ersin: Ortaklıklar Hukuku I, 14. Bası, İstanbul 2019, s. 595; Pulaşlı,
Hasan: Şirketler Hukuku Genel Esaslar, 6. Baskı, Ankara 2020, s. 353.
[6] Pulaşlı, s.110. Yargıtay
11. Hukuk Dairesi’nin 21.03.2016 tarihli, 2015/15625 E. ve 2016/3083 K. sayılı
kararında butlanı gerektiren hususun öğrenilmesinden sonra uzun süre sessiz
kalıp dava açmayan ilgililer yönünden Türk Medeni Kanunu m. 2 hükmü uyarınca
dava açma hakkının düşüp düşmediğinin de değerlendirilmesi gerektiği ifade
edilmiştir.
[8] Tekinalp, Ünal: Emredici
Hükümler Açısından Genel Kurul Kararlarının İptali ve Butlanı Sorunu, Prof. Dr.
Oğuz İmregün’e Saygı Sempozyumu, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dergisi 2013/2, s. 16. (Tekinalp, Emredici Hükümler).
[13]
Yargıtay 11. HD 24.04.2017 tarihli, 2015/15026 E. ve 2017/2343 K. sayılı
kararı.
[14]
Yargıtay 11. HD 29.04.2019 tarihli, 2018/891 E. ve 2019/3271 K. sayılı kararı.
[15] Dural, H. Ali: COVID-19 Salgını Nedeniyle
Türk Ticaret Kanunu’na 7244 Sayılı Kanunla Eklenen Geçici 13. Madde ile Sermaye
Şirketlerinde Kâr Dağıtımına Getirilen Sınırlamalar, https://blog.lexpera.com.tr/covid-19-salgini-nedeniyle-turk-ticaret-kanununa-eklenen-gecici-13-madde-ile-sermaye-sirketlerinde-kar-dagitimina-getirilen-sinirlamalar/.
[16] Aksi yönde Dural, H. Ali:
COVID-19 Salgını Nedeniyle Türk Ticaret Kanunu’na 7244 Sayılı Kanunla Eklenen
Geçici 13. Madde ile Sermaye Şirketlerinde Kâr Dağıtımına Getirilen
Sınırlamalar, https://blog.lexpera.com.tr/covid-19-salgini-nedeniyle-turk-ticaret-kanununa-eklenen-gecici-13-madde-ile-sermaye-sirketlerinde-kar-dagitimina-getirilen-sinirlamalar/. Dural,
TTK geçici m. 13 birinci fıkrasındaki düzenlemeye aykırı olarak maddenin
yürürlüğe girdiği 17.04.2020 tarihinden sonra 2019 faaliyet yılına ilişkin
genel kurullarda net kârın %25’ini aşan oranda dağıtılmasına karar
verilebileceği ve fakat kâr payı ödemelerinin ikinci fıkradaki kurallara tâbî
olacağı şeklinde anlaşılmasının mümkün olmadığını ifade etmiştir.
[17] Yargıtay 11. HD 17.03.2016
tarihli, 2015/6354 E. ve 2016/3021 K. sayılı ve 23.03.2017 tarihli, 2016/8830
E. ve 2017/1771 K. sayılı kararları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder