15 Mayıs 2018 Salı

DTÖ Kararı: Airbus Sübvansiyonu Hukuka Aykırı

Dünya Ticaret Örgütü’ndeki Davadan çıkan sonuç:
14 yıldır süren dava nihayet sonuçlandı ve ABD tarafından yapılan başvuru kabul edildi. Airbus’ın AB tarafından sübvanse edilmesi ABD tarafından DTÖ’nün önüne getirilmişti. AB’nin Airbus’ı sübvanse etmesi  haksız bulundu ve böylece ABD’nin Airbus hakkında karşı tedbir almasının yolu da açılmış oldu..
Benzeri bir başvuru da AB tarafından Boeing aleyhine yapıldı. Ancak bu konuda henüz bir karar çıkmadı.

9 Mayıs 2018 Çarşamba

Toplu Davalar İçin Yeni Model: Emsal Niteliğinde Tespit Davası (Musterfeststellungsklage)



VW Dizel sahtekârlığı, Alman hukukunda uzun dönemdir hazırlıkları süren yeni bir dava türünün de gelmesine vesile oluyor. Toplu davalar konusunda Amerikan modeline karşı yeni bir model olarak Alman modeli: Musterfeststellungsklage = Emsal Tespit Davası.
Alman modelinin en önemli farkı, Amerika’daki gibi hukuk bürolarının iş modeline dönüşmesinin istenmemesidir. Alman Federal Adalet Bakanlığı da 2016 yılı içinde benzeri bir model taslağı çalışmasını duyurmuştu. Alman Hükümeti yeni tasarıyı hazırladı ve en geç 1 Kasım 2018'de yürürlüğe girmesi konusunda Koalisyon'un anlaştığı ifade ediliyor. Zira VW skandalında zamanaşımı süresi 2018'in sonunda dolmaktadır. 
Alman modelinde, Amerikan benzeri ticari bir iş modeline dönüşmemesi için kitlesel olaylarda emsal niteliğinde tespit davası adıyla bir dava (Musterfeststellungsklage = Emsal Tespit Davası) öngörülmektedir. Böylece sadece bir dava ile olayın mahkemeye götürülmesi ve olayla ilgili ana esasların açıklığa kavuşturulduktan sonra diğer tüketicilerin de kolay bir şekilde bu sonuçtan istifade etmelerinin mümkün olmasının yolu açılmaktadır. Bu davayı esas itibariyle tüketici örgütleri açacaklar. Bu örgütlerin en az 350 üyesi ve 4 yıldır faaliyette olması şarttır. Ayrıca olayın da en az 50 kişiyi doğrudan ilgilendirmesi gereklidir. Sonrasında ise tüketiciler hiçbir dava sürecine başvurmaksızın Mahkemenin verdiği Emsal Niteliğindeki Tespit Davasını gerekçe göstererek davalıdan (örneğin Dizel skandalı sebebiyle VW'den) tazminat isteyebilecekler. 
Bu dava modeli, tüketiciler açısından yaygın ihlâllerin olduğu alanlarda çok önemli bir işlev görecektir. Örneğin dizel skandalından dolayı araba sahiplerinin hukuki tazminat talepleri, banka, enerji veya telekomünikasyon sektörlerindeki haksız sözleşme şartlarındaki gibi olaylarda Emsal Niteliğindeki Tespit Davaları ihlâli gerçekleştirenler açısından caydırıcı olacak ve tüketici haklarını koruma konusunda da çok etkin olacaktır.
Türk hukukuna da bu tür bir dava modelinin getirilmesi zarureti vardır. Almanya'da bile dizel sahtekarlığı sebebiyle yüzlerce dava ve 200’ü aşkın mahkeme kararı varken Türk mahkemelerinin bilinen henüz bir kararı dahi ortaya çıkmamıştır. Zira Türkiye’de bireysel bazda mahkeme süreci hem masraflı hem de yorucu bir süreçtir. Aynı şekilde Rekabet Kurulunun 12 Banka kararında sonra bireysel olarak açılan binlerce dava bulunmaktadır. Ancak 12 bankaya karşı, dava sayının Danıştay kararının kesinleşmesiyle milyonları bile bulabileceği ihtimali vardır. Böyle davalar için Alman sistemi gibi Emsal Niteliğinde Tespit Davası yolunun Türk hukuku açısından kabul edilmesi hem dava sayısını azaltacak hem de tüketici haklarının hızlı ve etkin bir şekilde korunmasını sağlayacaktır. 
Hamdi PINAR.

Bkz. Hamdi PINAR: Volkswagen (VW) Grubu Dizel Arabalarındaki Emisyon Manipülasyonu ve Hukuki Sonuçları, İstanbul Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt: LXXIV / Sayı: 2, 2016, s. 843-875.
Alman Hükümetinin Kanun Taslağı için bkz.


3 Mayıs 2018 Perşembe

MASSI (Massi) vs MESSI (Messi)

AB Mahkemesi, 28.04.2018 tarihli kararı ile Barcelona'nın ünlü oyuncusu Messi adının tekstil ve spor kıyafetleri ve ayakkabıları için marka olarak tescilinin mümkün olduğuna hükmetti.
İlginç olan Mahkemenin, ilk önce Massi ve Messi kavramlarının görsel ve işitsel benzerliğini tespit etmiş olmasıdır. Buna rağmen Mahkeme, dünyaca ünlü sporcu olan Messi'nin tanınmışlığından hareketle söz konusu hedef kitlenin MESSI (Messi) ibaresinden sporcu MESSI'yi anlayacağını ve bundan dolayı da markalar arasında bir karışıklığın ortaya çıkmayacağına karar vermiştir.
Bkz. https://curia.europa.eu/jcms/upload/docs/application/pdf/2018-04/cp180056en.pdf,
http://curia.europa.eu/juris/liste.jsf?
ro=&lgrec=de&nat=or&oqp=&dates=&lg=&language=de&jur=C%2CT%2CF&cit=none%252CC%252CCJ%252CR%252C2008E%252C%252C%252C%252C%252C%252C%252C%252C%252C%252Ctrue%252Cfalse%252Cfalse&num=T-554%252F14&td=%3BALL&pcs=Oor&avg=&page=1&mat=or&jge=&for=&cid=725983
KARAR ŞERHİ (Hamdi PINAR): Böyle bir olay Türk mahkemelerinin önüne gelmiş olsaydı kesinlikle marka benzerliği sebebiyle Messi aleyhine çıkardı. Oysa ABAD'ın yerleşik kararlarında markalar sadece soyut olarak ele alınıp görsel ve işitsel benzerlikten hareketle bir karar ortaya koymuyor. Bunun yerine her iki markanın hedef kitlenin ortalama bakış açısıyla markanın menşei gösterme (ayırt edicilik) işlevinin ihlâl edilip edilmediği tartışıldıktan yani işlev analizi yapıldıktan sonra karar verilmektedir. Bu metod sayesinde marka benzerliği veya tecavüzün olup olmadığı tartışması daha açık bir tartışmayla sonuçlandırılıyor. Oysa Türk mahkemeleri, marka hukukuna ilişkin kararlarında, ABAD gibi işlev analizi metodunu açık bir şekilde kullanmamaktadır. Böyle bir eksiklik sonucunda ABAD kararlarına nazaran Türk Mahkemelerinde mevcut markaları koruyucu daha sert uygulama ortaya çıkıyor.