3 Haziran 2020 Çarşamba

COVID-19 DÖNEMİNDE ORTAYA ÇIKAN YENİ BİR KURUL: HAKSIZ FİYAT DEĞERLENDİRME KURULU



Dr. Hamdi PINAR, LL.M.*
Av. Özlem TÜRKOĞLU, LL. M.**

Covid-19 salgını sonucunda sosyal hayat neredeyse durmuş ve ülke ekonomileri de doğrudan etkilenmiştir. Her ülke, bu etkilerin zararlarını en aza indirmek amacıyla pek çok yeni ve hızlı kararlar alarak piyasalara doğrudan veya dolaylı müdahale etmiş ve hukuki düzenlemeler yapmıştır. Ülkemizde de salgın nedeniyle herkes tarafından kullanılması öngörülen maske, dezenfektan gibi birtakım ürünlerdeki ani fiyat artışları bu süreçte tartışılan konulardan biri olmuştur. Okuyacağınız blog yazısında salgın hastalık gibi istisnai dönemlerde mal ve hizmetlere ilişkin ani fiyat artışları ve stokçuluk yapılmasına ilişkin getirilen yeni düzenlemeler açıklanacaktır.

I. Fahiş Fiyat Artışı ve Stokçuluk Uygulamasına İlişkin Alınan Önlemler
7244 sayılı Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun[1] (7244 sayılı Kanun) ile Covid-19 salgının etkilerini en aza indirmek amacıyla çeşitli tedbirler alınmıştır. Bahse konu Kanun’un 14. maddesi ile 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a (6585 sayılı Kanun) eklenen ek madde 1 hükmü ile fahiş fiyat artışı ve stokçuluğa ilişkin yasal düzenleme yapılmıştır. Söz konusu madde ile: 
  1.  Üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından bir mal veya hizmetin satış fiyatında fahiş artış yapılamayacağı, 
  2.   Üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından piyasada darlık yaratıcı, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlerde bulunulamayacağı, 
  3.   Fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamalarına yönelik düzenlemeler yapmak, gerektiğinde idari para cezası uygulamak ve her türlü tedbiri almak amacıyla Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun oluşturulacağı
hüküm altına alınmıştır.
6585 sayılı Kanun’un 18/1-ı. maddesine eklenen düzenlemelerle bahse konu ek madde 1 hükmüne aykırı davranışlara uygulanacak idari yaptırımlar belirtilmiştir. Buna göre ek madde 1 hükmünün birinci fıkrasıyla yasaklanan fahiş fiyat artışına aykırı hareket edilmesi halinde on bin Türk lirasından yüz bin Türk lirasına kadar idari para cezası uygulanacaktır. Ek madde 1 hükmünün ikinci fıkrasıyla düzenlenen stokçuluk yasağına aykırı hareket edilmesi halinde ise elli bin Türk lirasından beş yüz bin Türk lirasına kadar idari para cezası verilecektir. Söz konusu idari para cezalarını uygulama yetkisi ise oluşturulacak Haksız Fiyat Değerlendirme Kuruluna (Kurul) verilmiştir.

II.           Haksız Fiyat ve Stokçuluk
Ticaret Bakanlığı tarafından kabul edilen ve 28.05.2020 tarihi itibariyle yürürlüğe giren Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu Yönetmeliği[2] (Yönetmelik) ile Kurulun oluşumu ve karar alma sürecine ilişkin ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir.
Yönetmelik m. 1 ile Kurulun devamlı olarak değil, olağanüstü hâl, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlarda faaliyet göstereceği düzenlenmiştir. Kurulun esas olarak inceleme görevini üstlendiği fahiş fiyat artışı kavramı,
olağanüstü hâl, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlarda üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından satışa sunulan ve kamunun beslenme, sağlıklı yaşama ve korunma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için zorunlu olan mal ve hizmetlerin fiyatında girdi ve diğer üretim maliyetlerindeki artış gibi haklı bir sebebe dayanmaksızın yapılan aşırı ve adil olmayan artışı
olarak tanımlanmıştır. Hükme göre fahiş fiyat artışından söz edebilmek için satışa sunulan ilgili mal ve hizmetle ilgili aşağıdaki şartların bulunması gerekir:
  1)     Bunların, kamunun temel ihtiyaçlarını karşılamak için zorunlu olan mal ve hizmetlerden olması,
  2)     Fiyat artışını gerektirir haklı bir sebep olmaması,
  3)     Artışın aşırı olması ve adil olmaması
gerekmektedir. Tanımda yer alan bu unsurlardan kamunun temel ihtiyaçlarının ne olduğu belirtilirken sadece örnekler (beslenme, sağlıklı yaşama, korunma) sınırlayıcı (tahdidi) bir şekilde sayılmamıştır. Dolayısıyla ileride gerçekleşecek her olayın özelliği gereğince kamunun bunlardan farklı bir ihtiyacın çıkması da ihtimal dahilindedir. Bunun yanında fiyat artışında haklı bir sebebin olmaması gerekir. Yönetmelikle haklı sebebe örnek olarak “girdi ve diğer üretim maliyetlerindeki artış” verilmiştir. Dolayısıyla bu tür sebepler de sınırlayıcı değildir. Serbest piyasa ekonomisine fiyat kontrolü sebebiyle doğrudan bir müdahale olduğundan hem iktisadî hem de hukukî açıdan oldukça tartışmalı bir düzenleme olduğunu belirtmek gerekir. Aynı şekilde fiyatların aşırı olmaması ve adil olmasının ölçüsü nasıl belirlenecektir. Özellikle pandemi sebebiyle dünya çapında bir talep patlaması olan ürünlerin yeterince olmaması sebebiyle fiyatının yükselmesi aşırı fiyat ve adil olmama olarak nitelendirmek çok zordur. Gerçi rekabet hukukunda aşırı fiyat ve yıkıcı fiyat gibi kavramlar kullanılmakta ve uygulanmaktadır. Ancak rekabet hukukundaki uygulamanın bir hâkim durum sebebiyle veya piyasada rekabeti bozan bir amaç için kullanılması ve Rekabet Kurulunun da bunu ayrıntılı bir gerekçe ile ortaya koyması gereklidir. Oysa yeni oluşturulan Kurulun nasıl bir yön çizeceğini kestirebilmek oldukça zordur. Rekabet mevzuatındaki şartların dışında normal şartlarda piyasada arz-talep dengesine göre fiyatların belirlendiği, fiyat yüksekliğinde görünmez bir elin devreye girdiği yöndeki temel öğretinin aksine bir müdahale olmasını durumunda Anayasa’da düzenlenmiş teşebbüs özgürlüğü, çalışma özgürlüğü ve mülkiyet hakkına bir müdahalenin ölçülülük ilkesini ihlâl edecek nitelikte sınırlarının aşılması durumu da ortaya çıkabilir.
“Stokçuluk” kavramı ise
“olağanüstü hâl, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlarda üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin piyasada darlık yaratan, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozan faaliyetleri ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyen faaliyetler
olarak tanımlanmıştır.

 III.           Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu ve İnceleme Esasları
Kurulun görev ve yetkileri Yönetmelik m. 7 hükmünde:
 1. Fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamalarına karşı piyasa dengesini ve tüketicileri korumaya yönelik gerekli tedbirleri almak ve bunların uygulanmasını sağlamak,
 2. Fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamaları ile ilgili denetim ve incelemeler yapmak veya yaptırmak ve denetlenen kişinin savunmasını almak,
  3.  Fahiş fiyat ve stokçuluğa ilişkin getirilen kurallara aykırı hareket edildiğinin tespiti halinde 6585 sayılı Kanun’da belirtilen idari para cezalarına karar vermek,  
  4.  Fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamaları ile ilgili ilke ve kuralları belirlemek.
 5. Ticaret Bakanı tarafından fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamaları ile ilgili verilen diğer görevleri yerine getirmek
olarak sayılmıştır.

Kurul, re’sen veya şikâyet üzerinde yapacağı incelemelerde ilgili üretici, tedarikçi ve perakende işletmenin Ticaret Bakanlığı, ticaret il müdürlüğü veya işyeri açma ve çalışma ruhsatını vermeye yetkili yetkili idare tarafından savunması alınarak ve kendisine sunulan her türlü bilgi belge incelenerek karar verecektir. Kurula yapılan şikâyet başvurusundan önce ve Kurul tarafından karar açıklanmadan önce yargı yoluna gidildiğinin tespiti halinde başvuru işlemden kaldırılacaktır.
Kurul tarafından idari para cezasının belirlenmesinde; işlenen fiilin ağırlığı ve haksızlık içeriği, işletmenin türü, büyüklüğü ve bulunduğu sektör, fahiş fiyat artışı ve stokçuluk faaliyetinden sağlanan menfaat ile daha önce aynı konuda idari para cezası uygulanıp uygulanmadığı gibi hususlar dikkate alınacaktır. Kurul tarafından verilecek olan idari para cezalarına karşı itiraz ve yargı yoluna ilişkin 6585 sayılı Kanun ve Yönetmelikte özel bir düzenleme yer almamaktadır. Bu nedenle söz konusu idari para cezalarına karşı idari yaptırımlara ilişkin genel kanun niteliği olan 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekir.

 IV. Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun Yürürlüğe Girmesinden Önceki Şikâyet Başvurularının Durumu
Yönetmeliğe eklenen geçici m. 1 hükmü ile 7244 sayılı Kanunun 14. maddesinin yürürlüğe girdiği 17.04.2020 tarihinden önce fahiş fiyat artışı uygulamaları hakkında Ticaret Bakanlığına yapılan başvuruların 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (6502 sayılı Kanun) ve ikincil mevzuatı kapsamında Reklam Kurulu tarafından sonuçlandırılacağı düzenlenmiştir.
Tüketici hukukuna ilişkin ikincil mevzuat olan Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliğinin[3] Ek/A-19. maddesi ile “girdi maliyeti ve döviz kuru artışı gibi fiyat değişimlerinden etkilenmemesine rağmen bu durumlardan etkileniyormuş gibi hareket ederek tüketiciye sunulan mal veya hizmetin satış fiyatında haklı bir gerekçe olmaksızın artış yapmak” haksız ticari uygulama olarak sayılmıştır. Ancak söz konusu düzenleme yalnızca tüketicilere yönelik uygulamaları kapsamakta ve gerçeğe aykırı şekilde fiyat değişimlerinden etkileniyormuş gibi göstererek aldatma kastıyla hareket edilmesini aramaktadır.
Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu ise perakende işletmelerle birlikte üretici ve tedarikçi eylemlerini de kapsadığı için inceleme alanı tüketiciye yönelik uygulamalarla sınırlı değildir. Kurulun görevleri arasında haksız fiyat artışıyla birlikte stokçuluk da yer almaktadır. Öte yandan Kurul tarafından yapılacak incelemelerde aldatma kastı aranmamaktadır. Bu nedenlerle Kurulun görev ve yetkilerinin tüketici mevzuatı ile Reklam Kuruluna tanınan görev ve yetkilerden daha geniş olduğunu söylemek mümkündür.

V.   Kurullar Arası Yetki Çatışması İhtimali
Haksız fiyat (aşırı ve yıkıcı fiyat) uygulaması söz konusu olduğundan üç Kurulun da yetkili olma ihtimali ortaya çıkacaktır. Bunların başında 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (4054 sayılı Kanun) kapsamında Rekabet Kurulu, 6502 sayılı Kanun kapsamında Reklam Kurulu ve yeni düzenleme ile kurulmuş olan Haksız Fiyat Değerlendirme Kuruludur. Covid-19 sürecinde Reklam Kurulu, aşırı fiyat sebebiyle haksız ticari uygulaması olan çok sayıda tüzel ve gerçek kişilere idari para cezası vermiştir. Rekabet Kurulunun da bu süreçte soruşturma açtığı kamuoyuna yansımıştır. Kurulların yetki sınırlarının belirlenmesi daha ayrıntılı bir çalışmayı gerektirdiğinden burada özellikle rekabet hukuku açısından ortaya çıkacak bazı hususlara kısaca değinmek zarureti vardır.
Olağanüstü hâl, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumların söz konusu olduğu dönemlerde faaliyete geçecek olan Kurul, üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından bir mal veya hizmetin satış fiyatında fahiş artış yapılması durumunda gerekli incelemeleri yaparak idari para cezası tesis etmeye yetkilidir. Kurulun yalnızca anılan acil durumlarda görev yapacak olmasıyla bu dönemlerde ekonomik anlamda bir mağduriyet yaşanmaması için hızlı müdahale edilmesinin amaçlandığı görülmektedir.
Bu noktada Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun da görevde olduğu bir dönemde fahiş fiyat artışı yapan ilgili işletmelerin bu hususta aralarında anlaşma sağlaması halinin incelenmesi gerekir. Zira bu durumun 4054 sayılı Kanun kapsamında bir ihlâl ortaya çıkarması mümkündür. 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi gereğince gerçek ve/veya tüzel kişi teşebbüslerin anlaşarak ya da uyum eylem yoluyla ilgili ürün piyasasında söz konusu malların fiyatlarını yükselterek serbest rekabeti kısıtlamaları yasaklanmıştır.
Bir diğer hâl olarak, ilgili ürün pazarında bir teşebbüs pazarda tek başına hâkim konumda olabileceği gibi birden fazla teşebbüs bir araya gelerek birlikte hâkim durum yaratabilecektir. Bu durumda ise hâkim durumun kötüye kullanılıp kullanılmadığı tartışması gündeme gelecek ve 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesi ve ilgili mevzuat uygulama alanı bulacaktır. 4054 sayılı Kanun kapsamında gerçek ve/veya tüzel kişiler arasında yasak olan bir rekabet kısıtlamasının ortaya çıkıp çıkmadığı hususunda inceleme, soruşturma ve idari para cezası vermede ise yetkili mercii Rekabet Kuruludur. Böyle bir durumda da Rekabet Kurulu kararı ile re’sen veya şikâyet yolu ile soruşturma açması gerekir.
Sayılan bu iki hale ilişkin örneklerin hem Rekabet Kurulunun hem de Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun inceleme alanına gireceği değerlendirilmektedir. Bu durumda Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun idari para cezası yetkisini düzenleyen 6585 sayılı Kanun’un 18. maddesinin incelenmesi gerekir. Anılan maddede “diğer kanunlara göre daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde” bu Kanun ile düzenlenen idari para cezalarının uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Öyleyse Rekabet Kurulunun da inceleme alanına giren bir eyleme ilişkin 4054 sayılı Kanun ile daha ağır bir idari yaptırım öngörülmüşse artık Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun idari yaptırım uygulama yetkisi kalmayacak gibi görünmektedir. Bu noktada Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun olağanüstü hâl, ekonomik dalgalanma dönemleri gibi acil durumlarda fahiş fiyat artışı uygulamalarına hızlı müdahale edilmesi amacıyla kurulduğu gözetildiğinde diğer kanunlarda daha ağır ceza gerektiren hallerde inceleme yapmayacak olmasının Kurulun getiriliş amacına uygun düşmeyeceği de ifade edilmelidir.
Öte yandan 6585 sayılı Kanun ile düzenlenen olan Haksız Fiyat Değerlendirme Kuruluna ilişkin hükümlerin 4054 sayılı Kanun’a göre özel nitelikli ve sonraki tarihli olduğu, yalnızca birtakım acil durumlarda yürürlük kazanacak istisnai düzenlemeler olduğu da göz önüne alınmalıdır. Bu halde kurullar arası yetki çatışmasına yol açan bir olayda Haksız Fiyat Değerlendirme Kuruluna ilişkin düzenlemelerin öncelikli uygulanması gerektiğinin düşünülmesi de mümkündür.
Bu kapsamda yukarıda kısaca açıklanan Haksız Fiyat Değerlendirme Kuruluna ilişkin muğlaklığa yol açan düzenlemeler, kurullar arası yetki çatışması hali, doğması muhtemel sonuçlar ve çözüm önerilerimiz konuya ilişkin yayımlanacak makalemizde tartışılacaktır.




* Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku ABD Öğretim Üyesi.
** Ankara Barosu.
[1] 17.04.2020 tarihli ve 31102 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
[2] 28.05.2020 tarihli ve 31138 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
[3] 10.01.2015 tarihli ve 29232 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder