Covid-19 salgını sonucunda sosyal hayat neredeyse durmuş ve ülke ekonomileri de doğrudan etkilenmiştir. Her ülke, bu etkilerin zararlarını en
aza indirmek amacıyla pek çok yeni ve hızlı kararlar alarak piyasalara doğrudan veya dolaylı müdahale etmiş ve hukuki düzenlemeler yapmıştır. Ülkemizde
de salgın nedeniyle herkes tarafından kullanılması öngörülen maske, dezenfektan
gibi birtakım ürünlerdeki ani fiyat artışları bu süreçte tartışılan konulardan
biri olmuştur. Okuyacağınız blog yazısında salgın hastalık gibi istisnai
dönemlerde mal ve hizmetlere ilişkin ani fiyat artışları ve stokçuluk
yapılmasına ilişkin getirilen yeni düzenlemeler açıklanacaktır.
I. Fahiş Fiyat Artışı ve Stokçuluk
Uygulamasına İlişkin Alınan Önlemler
7244 sayılı Yeni Koronavirüs (Covid-19)
Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun[1] (7244 sayılı Kanun) ile
Covid-19 salgının etkilerini en aza indirmek amacıyla çeşitli tedbirler
alınmıştır. Bahse konu Kanun’un 14. maddesi ile 6585
sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a (6585 sayılı
Kanun) eklenen ek madde 1 hükmü ile fahiş fiyat artışı ve stokçuluğa
ilişkin yasal düzenleme yapılmıştır. Söz konusu madde ile:
1. Üretici, tedarikçi ve perakende
işletmeler tarafından bir mal veya hizmetin satış fiyatında fahiş artış yapılamayacağı,
2. Üretici, tedarikçi ve perakende
işletmeler tarafından piyasada darlık yaratıcı, piyasa dengesini ve serbest
rekabeti bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici
faaliyetlerde bulunulamayacağı,
3. Fahiş fiyat artışı ve stokçuluk
uygulamalarına yönelik düzenlemeler yapmak, gerektiğinde idari para
cezası uygulamak ve her türlü tedbiri almak amacıyla Haksız Fiyat
Değerlendirme Kurulunun oluşturulacağı
hüküm
altına alınmıştır.
6585 sayılı Kanun’un 18/1-ı. maddesine
eklenen düzenlemelerle bahse konu ek madde 1 hükmüne aykırı davranışlara
uygulanacak idari yaptırımlar belirtilmiştir. Buna göre ek madde 1 hükmünün
birinci fıkrasıyla yasaklanan fahiş fiyat artışına aykırı hareket edilmesi
halinde on bin Türk lirasından yüz bin Türk lirasına kadar idari para cezası
uygulanacaktır. Ek madde 1 hükmünün ikinci fıkrasıyla düzenlenen stokçuluk
yasağına aykırı hareket edilmesi halinde ise elli bin Türk lirasından beş yüz
bin Türk lirasına kadar idari para cezası verilecektir. Söz konusu idari para
cezalarını uygulama yetkisi ise oluşturulacak Haksız Fiyat Değerlendirme
Kuruluna (Kurul) verilmiştir.
II.
Haksız Fiyat ve Stokçuluk
Ticaret
Bakanlığı tarafından kabul edilen ve 28.05.2020 tarihi itibariyle yürürlüğe
giren Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu Yönetmeliği[2] (Yönetmelik)
ile Kurulun oluşumu ve karar alma sürecine ilişkin ayrıntılı düzenlemelere yer
verilmiştir.
Yönetmelik
m. 1 ile Kurulun devamlı olarak değil, olağanüstü hâl, afet ve ekonomik
dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlarda faaliyet göstereceği
düzenlenmiştir. Kurulun esas olarak inceleme görevini üstlendiği “fahiş
fiyat artışı” kavramı,
“olağanüstü
hâl, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlarda üretici,
tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından satışa sunulan ve kamunun
beslenme, sağlıklı yaşama ve korunma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak
için zorunlu olan mal ve hizmetlerin fiyatında girdi ve diğer üretim
maliyetlerindeki artış gibi haklı bir sebebe dayanmaksızın yapılan aşırı
ve adil olmayan artışı”
olarak
tanımlanmıştır. Hükme göre fahiş fiyat artışından söz edebilmek için satışa
sunulan ilgili mal ve hizmetle ilgili aşağıdaki şartların bulunması gerekir:
1) Bunların,
kamunun temel ihtiyaçlarını karşılamak için zorunlu olan mal ve hizmetlerden
olması,
2) Fiyat
artışını gerektirir haklı bir sebep olmaması,
3) Artışın
aşırı olması ve adil olmaması
gerekmektedir.
Tanımda yer alan bu unsurlardan kamunun temel ihtiyaçlarının ne olduğu
belirtilirken sadece örnekler (beslenme, sağlıklı yaşama, korunma)
sınırlayıcı (tahdidi) bir şekilde sayılmamıştır. Dolayısıyla ileride
gerçekleşecek her olayın özelliği gereğince kamunun bunlardan farklı bir
ihtiyacın çıkması da ihtimal dahilindedir. Bunun yanında fiyat artışında haklı
bir sebebin olmaması gerekir. Yönetmelikle haklı sebebe örnek olarak “girdi
ve diğer üretim maliyetlerindeki artış” verilmiştir. Dolayısıyla bu
tür sebepler de sınırlayıcı değildir. Serbest piyasa ekonomisine fiyat kontrolü
sebebiyle doğrudan bir müdahale olduğundan hem iktisadî hem de hukukî açıdan
oldukça tartışmalı bir düzenleme olduğunu belirtmek gerekir. Aynı şekilde
fiyatların aşırı olmaması ve adil olmasının ölçüsü nasıl belirlenecektir. Özellikle
pandemi sebebiyle dünya çapında bir talep patlaması olan ürünlerin yeterince
olmaması sebebiyle fiyatının yükselmesi aşırı fiyat ve adil olmama olarak
nitelendirmek çok zordur. Gerçi rekabet hukukunda aşırı fiyat ve yıkıcı fiyat
gibi kavramlar kullanılmakta ve uygulanmaktadır. Ancak rekabet hukukundaki
uygulamanın bir hâkim durum sebebiyle veya piyasada rekabeti bozan bir amaç
için kullanılması ve Rekabet Kurulunun da bunu ayrıntılı bir gerekçe ile ortaya
koyması gereklidir. Oysa yeni oluşturulan Kurulun nasıl bir yön çizeceğini
kestirebilmek oldukça zordur. Rekabet mevzuatındaki şartların dışında normal
şartlarda piyasada arz-talep dengesine göre fiyatların belirlendiği, fiyat
yüksekliğinde görünmez bir elin devreye girdiği yöndeki temel öğretinin aksine
bir müdahale olmasını durumunda Anayasa’da düzenlenmiş teşebbüs özgürlüğü,
çalışma özgürlüğü ve mülkiyet hakkına bir müdahalenin ölçülülük ilkesini ihlâl
edecek nitelikte sınırlarının aşılması durumu da ortaya çıkabilir.
“Stokçuluk”
kavramı ise
“olağanüstü
hâl, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlarda üretici,
tedarikçi ve perakende işletmelerin piyasada darlık yaratan, piyasa dengesini
ve serbest rekabeti bozan faaliyetleri ile tüketicinin mallara ulaşmasını
engelleyen faaliyetler”
olarak
tanımlanmıştır.
III.
Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu ve
İnceleme Esasları
Kurulun görev ve yetkileri Yönetmelik m. 7
hükmünde:
1. Fahiş fiyat artışı ve stokçuluk
uygulamalarına karşı piyasa dengesini ve tüketicileri korumaya yönelik gerekli
tedbirleri almak ve bunların uygulanmasını sağlamak,
2. Fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamaları
ile ilgili denetim ve incelemeler yapmak veya yaptırmak ve denetlenen kişinin
savunmasını almak,
3. Fahiş
fiyat ve stokçuluğa ilişkin getirilen kurallara aykırı hareket edildiğinin
tespiti halinde 6585 sayılı Kanun’da belirtilen idari para cezalarına karar
vermek,
4. Fahiş
fiyat artışı ve stokçuluk uygulamaları ile ilgili ilke ve kuralları belirlemek.
5. Ticaret Bakanı tarafından fahiş fiyat
artışı ve stokçuluk uygulamaları ile ilgili verilen diğer görevleri yerine
getirmek
olarak
sayılmıştır.
Kurul,
re’sen veya şikâyet üzerinde yapacağı incelemelerde ilgili üretici, tedarikçi
ve perakende işletmenin Ticaret Bakanlığı, ticaret il müdürlüğü veya işyeri
açma ve çalışma ruhsatını vermeye yetkili yetkili idare tarafından savunması
alınarak ve kendisine sunulan her türlü bilgi belge incelenerek karar
verecektir. Kurula yapılan şikâyet başvurusundan önce ve Kurul tarafından karar
açıklanmadan önce yargı yoluna gidildiğinin tespiti halinde başvuru işlemden
kaldırılacaktır.
Kurul tarafından idari para cezasının
belirlenmesinde; işlenen fiilin ağırlığı ve haksızlık içeriği, işletmenin türü,
büyüklüğü ve bulunduğu sektör, fahiş fiyat artışı ve stokçuluk faaliyetinden
sağlanan menfaat ile daha önce aynı konuda idari para cezası uygulanıp
uygulanmadığı gibi hususlar dikkate alınacaktır. Kurul tarafından verilecek
olan idari para cezalarına karşı itiraz ve yargı yoluna ilişkin 6585 sayılı
Kanun ve Yönetmelikte özel bir düzenleme yer almamaktadır. Bu nedenle söz
konusu idari para cezalarına karşı idari yaptırımlara ilişkin genel kanun
niteliği olan 5326 sayılı
Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekir.
IV. Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun
Yürürlüğe Girmesinden Önceki Şikâyet Başvurularının Durumu
Yönetmeliğe
eklenen geçici m. 1 hükmü ile 7244 sayılı Kanunun 14. maddesinin yürürlüğe
girdiği 17.04.2020 tarihinden önce fahiş fiyat artışı uygulamaları hakkında Ticaret
Bakanlığına yapılan başvuruların 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanun (6502 sayılı Kanun) ve ikincil mevzuatı kapsamında Reklam
Kurulu tarafından sonuçlandırılacağı düzenlenmiştir.
Tüketici
hukukuna ilişkin ikincil mevzuat olan Ticari Reklam ve Haksız Ticari
Uygulamalar Yönetmeliğinin[3] Ek/A-19. maddesi ile “girdi
maliyeti ve döviz kuru artışı gibi fiyat değişimlerinden etkilenmemesine rağmen
bu durumlardan etkileniyormuş gibi hareket ederek tüketiciye sunulan mal veya
hizmetin satış fiyatında haklı bir gerekçe olmaksızın artış yapmak” haksız
ticari uygulama olarak sayılmıştır. Ancak söz konusu düzenleme yalnızca
tüketicilere yönelik uygulamaları kapsamakta ve gerçeğe aykırı şekilde fiyat
değişimlerinden etkileniyormuş gibi göstererek aldatma kastıyla hareket
edilmesini aramaktadır.
Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu ise
perakende işletmelerle birlikte üretici ve tedarikçi eylemlerini de kapsadığı
için inceleme alanı tüketiciye yönelik uygulamalarla sınırlı değildir. Kurulun
görevleri arasında haksız fiyat artışıyla birlikte stokçuluk da yer almaktadır.
Öte yandan Kurul tarafından yapılacak incelemelerde aldatma kastı
aranmamaktadır. Bu nedenlerle Kurulun görev ve yetkilerinin tüketici mevzuatı
ile Reklam Kuruluna tanınan görev ve yetkilerden daha geniş olduğunu söylemek
mümkündür.
V. Kurullar Arası Yetki Çatışması
İhtimali
Haksız
fiyat (aşırı ve yıkıcı fiyat) uygulaması söz konusu olduğundan üç Kurulun da
yetkili olma ihtimali ortaya çıkacaktır. Bunların başında 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (4054
sayılı Kanun) kapsamında Rekabet Kurulu, 6502 sayılı Kanun
kapsamında Reklam Kurulu ve yeni düzenleme ile kurulmuş olan Haksız Fiyat
Değerlendirme Kuruludur. Covid-19 sürecinde Reklam Kurulu, aşırı fiyat sebebiyle
haksız ticari uygulaması olan çok sayıda tüzel ve gerçek kişilere idari para
cezası vermiştir. Rekabet Kurulunun da bu süreçte soruşturma açtığı kamuoyuna
yansımıştır. Kurulların yetki sınırlarının belirlenmesi daha ayrıntılı bir
çalışmayı gerektirdiğinden burada özellikle rekabet hukuku açısından ortaya
çıkacak bazı hususlara kısaca değinmek zarureti vardır.
Olağanüstü
hâl, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumların söz konusu
olduğu dönemlerde faaliyete geçecek olan Kurul, üretici, tedarikçi ve perakende
işletmeler tarafından bir mal veya hizmetin satış fiyatında fahiş artış yapılması
durumunda gerekli incelemeleri yaparak idari para cezası tesis etmeye
yetkilidir. Kurulun yalnızca anılan acil durumlarda görev yapacak olmasıyla bu
dönemlerde ekonomik anlamda bir mağduriyet yaşanmaması için hızlı müdahale
edilmesinin amaçlandığı görülmektedir.
Bu
noktada Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun da görevde olduğu bir dönemde
fahiş fiyat artışı yapan ilgili işletmelerin bu hususta aralarında anlaşma
sağlaması halinin incelenmesi gerekir. Zira
bu durumun 4054 sayılı Kanun kapsamında bir ihlâl ortaya çıkarması
mümkündür. 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi gereğince gerçek ve/veya tüzel kişi
teşebbüslerin anlaşarak ya da uyum eylem yoluyla ilgili ürün piyasasında söz
konusu malların fiyatlarını yükselterek serbest rekabeti kısıtlamaları
yasaklanmıştır.
Bir diğer hâl olarak, ilgili ürün pazarında bir
teşebbüs pazarda tek başına hâkim konumda olabileceği gibi birden fazla
teşebbüs bir araya gelerek birlikte hâkim durum yaratabilecektir. Bu durumda
ise hâkim durumun kötüye kullanılıp kullanılmadığı tartışması gündeme gelecek
ve 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesi ve ilgili mevzuat uygulama alanı bulacaktır.
4054 sayılı Kanun kapsamında gerçek ve/veya tüzel kişiler arasında yasak olan
bir rekabet kısıtlamasının ortaya çıkıp çıkmadığı hususunda inceleme,
soruşturma ve idari para cezası vermede ise yetkili mercii Rekabet Kuruludur.
Böyle bir durumda da Rekabet Kurulu kararı ile re’sen veya şikâyet yolu ile
soruşturma açması gerekir.
Sayılan
bu iki hale ilişkin örneklerin hem Rekabet Kurulunun hem de Haksız Fiyat
Değerlendirme Kurulunun inceleme alanına gireceği değerlendirilmektedir. Bu
durumda Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun idari para cezası yetkisini
düzenleyen 6585 sayılı Kanun’un 18. maddesinin incelenmesi gerekir. Anılan
maddede “diğer kanunlara göre daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde”
bu Kanun ile düzenlenen idari para cezalarının uygulanacağı hüküm altına
alınmıştır. Öyleyse Rekabet Kurulunun da inceleme alanına giren bir eyleme
ilişkin 4054 sayılı Kanun ile daha ağır
bir idari yaptırım öngörülmüşse artık Haksız Fiyat Değerlendirme
Kurulunun idari yaptırım uygulama yetkisi kalmayacak gibi görünmektedir. Bu
noktada Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun olağanüstü hâl, ekonomik
dalgalanma dönemleri gibi acil durumlarda fahiş fiyat artışı uygulamalarına
hızlı müdahale edilmesi amacıyla kurulduğu gözetildiğinde diğer kanunlarda daha
ağır ceza gerektiren hallerde inceleme yapmayacak olmasının Kurulun getiriliş
amacına uygun düşmeyeceği de ifade edilmelidir.
Öte
yandan 6585 sayılı Kanun ile düzenlenen olan Haksız
Fiyat Değerlendirme Kuruluna ilişkin hükümlerin 4054 sayılı Kanun’a göre özel
nitelikli ve sonraki tarihli olduğu, yalnızca birtakım acil durumlarda yürürlük
kazanacak istisnai düzenlemeler olduğu da göz önüne alınmalıdır. Bu halde
kurullar arası yetki çatışmasına yol açan bir olayda Haksız Fiyat Değerlendirme
Kuruluna ilişkin düzenlemelerin öncelikli uygulanması gerektiğinin düşünülmesi de
mümkündür.
Bu
kapsamda yukarıda kısaca açıklanan Haksız Fiyat Değerlendirme Kuruluna ilişkin
muğlaklığa yol açan düzenlemeler, kurullar arası yetki çatışması hali, doğması
muhtemel sonuçlar ve çözüm önerilerimiz konuya ilişkin yayımlanacak makalemizde
tartışılacaktır.