25 Kasım 2011 Cuma

Hollanda'dan Yeni Bir Karar Daha....Haklarımızı Aramaya Devam

Hürriyet (25.11.2011) gazetesinde yer alan haberde Türkler lehine bir karardan bahsediliyor. Bu davaların yaygınlaşması çok önemli, başta davacı ve avukatını tebrik ederim. Ancak bu kararlar genelde bir birinden kopuk olarak yansıtılıyor. Böylece bu kararların uygulamaya yansıtılması engellenmeye çalışıyor. Oysa benzer bir karar 2009 yılında Erding Mahkemesi tarafından Türkler lehine verilmişti. Kısaca burada bu iki kararı özetleyelim. (Vizesiz Avrupa konusunda ayrıntılı makalemiz için bkz.  http://hamdipinar.blogspot.com/2011/02/vizesiz-avrupa_11.html )

A) HOLLANDA-2011

Gürateş'in avukatı Ejder Köse, yaptığı açıklamada (Hürrüyet, 25.11.2011), Ankara Anlaşması ve sonrasında imzalanan 1973 tarihli Katma Protokol'de Türk vatandaşlarının en fazla 3 ay süreyle AB'ye vizesiz girebileceklerinin net bir şekilde yer aldığını belirterek, "Davayı bu temelde açtık. Mahkeme de bizi haklı buldu. Mahkeme, Türk vatandaşlarının 3 ay süreyle vizesiz AB'ye girebileceklerini, Gürateş'in yakalandığı anda ne zaman Hollanda'ya girdiğinin belli olmadığını, dolayısıyla 3 aylık sürenin tamamlanıp tamamlanamadığının tespit edilemediğini ve bu yüzden para cezasının verilemeyeceğine hükmetti" dedi.
Avrupa genelinde Ankara Anlaşması dayanak gösterilerek ilk kez bir ceza davasının kazanıldığını ileri süren Köse, bu yüzden alınan kararın son derece önemli olduğuna ve emsal niteliği taşıdığına dikkati çekti.
-----
B) ALMANYA-2009-Erding Mahkemesi Kararı

Schengen vizesini her 6 ay için en fazla 45 süre ile Schengen vizesine dâhil ülkelerde kalabilmek için alan bir Türk işadamı, bu süre bittiği halde 12 gün daha Almanya’da kalmıştır. Bu Türk vatandaşı işadamına karşı Alman Savcılığı tarafından cezalandırılması istemiyle açılan 11 Kasım 2008 tarihli davaya bakan Erding Sulh Mahkemesi hâkimi, bu talebi reddetmiştir.
25 Mayıs 2009 tarihli bu kararda öncelikle bu Türk vatandaşının Schengen vizesi süresini bittikten sonra Almanya’da 12.08.2008 ve 24.08.2008 tarihleri arasında kaldığı süre içinde ücret karşılığı otelde kaldığını, kamu ulaşım araçlarını kullandığını ve kezalik turist olarak seyahat ettiğini tespit etmiştir. Mahkemeye göre, suçlanan kişinin kaldığı bu süre içinde pasif hizmet edinen bir kişi olduğu konusunda şüphe bulunmamaktadır. Somut olayı değerlendiren Mahkeme, hukuki durumun açıklığa kavuşturulmasına ilişkin olarak, 1 Ocak 1973’deki mevcut hukuki durumda Türk vatandaşları 3 ay; veya bir iş seyahati kapsamında ise, yani aktif hizmetin sunumunda, 2 ay süre ile ikamet edebilecek şekilde vizesiz olarak Almanya’ya girebileceklerini vurgulamıştır.
Katma Protokol m. 41/1’e atıf yapan Mahkeme, isabetli bir şekilde, hizmeti edinen bir kişi olarak somut davada suçlanan işadamının Türk vatandaşı olduğunu ve olaydaki hukuki meselenin çözülmesinin Katma Protokol’den önceki ve sonraki hukuki durumun tespitine bağlı olduğunu belirtmiştir. İlk kez 1980’de vize zorunluluğu getirildiğine göre Türk vatandaşlarının haklarını sınırlandırılmış olup önceki haklara nazaran bir kötüleştirme söz konusu olduğu tespit edilmiş ve ABAD’ın Soysal kararında da aynı yönde karar verdiği Mahkemece vurgulanmıştır. Ne ABAD kararında ne de Katma Protokol’de aktif veya pasif hizmetin serbest dolaşımına ilişkin bir ayrımın yapılmadığını vurgulayan Mahkemenin kendisi de, Türk vatandaşları açısından bir ayırımın yapılmasını doğru bulmamıştır. Bunun sonucu olarak da Türk vatandaşları Almanya’ya hizmetin serbest dolaşımı kapsamında (ister aktif ister pasif hizmetin serbest dolaşımı olsun) vizesiz girebileceklerdir. Dolayısıyla, Schengen vizesinden daha uzun bir süre kaldığı için hakkında dava açılan Türk vatandaşının hukuka aykırı bir şekilde kalmasının söz konusu olmadığı ve dolayısıyla suç da teşkil eden bir fiilin ortaya çıkmadığına Mahkeme tarafından hükmedilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder