Doç. Dr. Hamdi PINAR, LL.M.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Ticaret Hukuku Öğretim Üyesi
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının “Türk vatandaşlığı” başlığı altında 66. maddesinin 1. fıkrasında “Türk” kelimesi; “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.” olarak tanımlanmıştır. Bu düzenleme sebebiyle bazı akademik ve siyasi çevreler değişik saiklerle yazılı metinlerde ve/veya konuşmalarda “Türk” kelimesi yerine “Türkiye’li” kelimesinin tercih edilmesini savunmaktadır. Zira bunların temel gerekçesi, “Türk” kelimesin bir ırkı temsil ettiği hâlde Anadolu’da Türkler dışında Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak, Arap gibi çok geniş heterojen bir nüfus yapısının olmasıdır. Tarihî açıdan uzun bir devlet geleneğinden gelen ve Anadolu coğrafyasında Selçuklu ve Osmanlı devletini rejim değiştirerek takip eden yeni Türkiye, elbette nüfus olarak bünyesinde çok farklı etnik grupları da barındırmaktadır.
Burada tarihî veya sosyolojik bir tartışma değil; sadece anayasa hukuku açısından bizdeki düzenleme benzeri bir hükmün Alman Anayasasındaki [Temel Kanun = Grundgesetz (GG)] düzenlemeye kısaca temas etmek istiyorum. Zira “Dijital Ekonomi Hukuku” kitabımda temel hak ve hürriyetlerin öznesi olan gerçek ve tüzel kişileri bir bölüm hâlinde incelemiştim. Bu esnada Alman Anayasasındaki hükümle (GG § 116/1), Türk Anayasasındaki düzenlemenin bariz biçimde benzerlik arz ettiğini fark ettim. Türk Anayasası da hazırlanırken Alman ve diğer ülkelerin metinleri, muhakkak dikkate alınmıştır. Alman Anayasasındaki düzenlemeler kısaca şöyledir:
Temel hak ve hürriyetlerden kimlerin yararlanacağına ilişkin olarak Alman Anayasasında (GG) açık bir tasnif yapılmıştır. Bu tasnif, anayasa madde metinlerinde doğrudan ve açıkça “herkese” (Jeder) ve Almanlara (“Alle Deutschen…”) tanınan hak ve hürriyetler şeklindedir. Dolayısıyla Alman Anayasasında herkes ifadesi için cümle başlarında “Jeder…” (her/herkes) (Art. 2 ve 5), “Jedermann…” (herkes/herhangi bir kimse) (Art. 17), “Alle Menschen…” (bütün insanlar) (Art. 3/1) veya “Niemand…” (hiç kimse) (Art. 3/3) gibi kavramlar tercih edilmiştir. Herkes için tanınan hakların başlıcaları şunlardır: Kişi hürriyeti, kişiliği geliştirme hakkı, yaşam hakkı ve vücut bütünlüğünün korunması hakkı, fikir hürriyeti, eşitlik ilkesi, dilekçe hakkı, sanığın hakları.
“Alle Deutschen…” ifadesi ile başlayan Almanların hakları olarak ise toplantı ve gösteri hakkı, dernek ve sendika kurma hakkı, seyahat etme hürriyeti, çalışma hürriyeti gibi haklar sayılabilir. “Deutscher…” (=Alman) kavramı Alman Anayasası m. 116/1’de şöyle tanımlanmıştır:
“Bu Anayasadaki anlamda Alman, diğer yasal düzenlemeler saklı kalmak üzere, Alman vatandaşlığına sahip olanlar veya Alman soyundan olup 31 Aralık l937 tarihindeki Alman İmparatorluğu sınırları içinde kabul edilmiş olan mülteci veya sürgün edilenler ile bunların eşi veya füruu.” [Bkz. Alman Anayasası tercümesi: Rumpf, Christian/Uzar, Gökçe: Federal Alman Anayasası, 2012 (https://www.bpb.de/shop/buecher/grundgesetz/290919/grundgesetz-fuer-die-bundesrepublik-deutschland-tuerkische-textausgabe, erişim 21.05.2024)].
Yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında Alman Anayasası’nda “Alman” veya “ Alman Vatandaşlığı” ifadeleri sebebiyle Almanya ırkçılıkla hiçbir zaman itham edilmemektedir. O halde benzeri bir biçimde yazılmış olan Türk Anayasası’ndaki “Türk” ve “Türk vatandaşlığı” ifadelerine yönelik eleştirilerin hukukî açıdan anlamlı olmadığını söylemek gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder