Haklı olmak yetmez, hakka sahip çıkmak da gerekir. Bir ayakkabıcı kadar olamayan Türk Dışişleri ve AB'nin Türkiye Bakanlığı sizlere duyurulur. Üç maymunu nereye kadar oynacaksınız?. http://www.sabah.com.tr/
Bu konuya ilişkin daha önce yazdığımız Radikal Gazetesi (13 Ekim 2007'de çıkan yazımdan alıntılar)* çıkan yazımınızdan özeti aşağıda okuyabilirsiniz
AB ülkeleri ve Türk vatandaşlarının vize muafiyeti
Yerleşim serbestisi
Yerleşim serbestisi işletmeyle ilgili veya mesleki bir faaliyetin devamlı olarak üye devlet vatandaşı veya şirketi (firması) tarafından millî devlet dışında diğer bir üye devlette yerleşerek bu üye devletin vatandaşlarıyla aynı şartlar altında yapılması halinde gerçekleşir. ABAD bir kararında, yerleşim yeri serbestisinin her türlü serbest mesleğin icrasını, işletmelerin kurulmasını ve idaresini ve yavru şirketin, şubenin veya acentenin kuruluşunu kapsayacağını belirtmiştir.
Savaş Kararı
ABAD'ın 11 Mayıs 2000 tarihli 'Savaş' kararı, topluluk ve Türkiye arasında yerleşim serbestisi ve hizmetlerin serbest dolaşımı alanındaki düzenlemelere ilişkindir. 22 Aralık 1984 tarihinde bir aylık vize ile Savaş çifti İngiltere'ye ziyaretçi olarak gitmiş ve daha sonra izinsiz bir şekilde değişik alanlarda ticaretle uğraşmışlardır. Yetkili makamlar 1994 yılında Savaş çiftinin sınır dışı edilmesini kararlaştırmıştır. Çünkü İngiliz kanunlarına göre bir yabancı, ancak kesintisiz ve yasal olarak 10 yıl ikamet ediyorsa veya yasal olmasa bile kesintisiz 14 yıl İngiltere'de yaşamışsa süresiz oturma izni alabilir.
İlk kez bu davayla Topluluk ve Türkiye arasında imzalanan ve 1 Ocak 1973 tarihinde yürürlüğe giren Katma Protokol m. 41'in doğrudan etkisi ABAD tarafından kabul edilmiştir. Bu maddeye göre, taraflar, aralarında, yerleşim serbestisi ve hizmetin serbest dolaşımına ilişkin yeni kısıtlamalar getirmeyeceklerdir. Bunun sonucu olarak üye devletler, Katma Protokol'ün yürürlük tarihinden önce geçerli olan ve yerleşim serbestisi ve hizmetlerin serbest dolaşıma ilişkin ulusal hukuklarındaki şartlardan daha ağır ve kısıtlayıcı yeni şartları, Türk vatandaşlarına karşı uygulanamayacak, yani Türkler açısından lehe olan hükümler dikkate alınacaktır (Stillhalteklausel).
'Tüm ve Darı' kararı
20 Eylül 2007 tarihli bu kararla ATAD, yukarıda anlatılan 'Savaş' kararındaki hususlar dışında Türk vatandaşlarının lehine hayatî öneme sahip bir görüş benimsemiştir. Zira davaya konu olayda iki Türk vatandaşından biri Veli Tüm 2001 yılında Almanya'dan İngiltere'ye, Mehmet Darı ise 1998 yılında Fransa'dan İngiltere'ye geçmiş ve sığınma başvurusunda bulunmuşlardır. Uzun bir süreçten sonra başvuruları mahkemelerce de reddedilen Türk vatandaşları, bunun üzerine Katma Protokol m. 41'in kendilerine uygulanmasını talep etmişlerdir. Bunun üzerine temyiz aşamasının en son merciî olan House of Lords bu konunun açıklığa kavuşturulması için ATAD'a başvurmuştur.
ABAD kararına göre, Katma Protokol m. 41/1 hükmü gereği kabul edilen lehe olan hükümlerin uygulanması (Stillhalteklausel) ilk girişte de dikkate alınmak zorundadır. Bir diğer ifade ile Katma Protokol'ün yürürlüğe girdiği tarihte AB üyesi olan bir ülke Türk vatandaşları için vize alma şartı aramıyor ama daha sonra vize şartı getirmiş olsa bile, artık bu ağır ve kısıtlacıyı kurallar Türk vatandaşlarının yerleşim yeri serbestisi ve hizmetin serbest dolaşımında dikkate alınmayacaktır.
*Yazının tamamı için bkz. http://hamdipinar.blogspot.com/2011/02/vizesiz-avrupa-radikal-13-ekim-2007.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder