16 Aralık 2013 Pazartesi

Geri Kabul Anlaşması Türkiye’yi AB’ye Tam Üyelikten Uzaklaştırır

Yrd. Doç. Dr. Hamdi PINAR, LL.M.
16 Aralık 2013 tarihi Türkiye’nin AB üyeliğinden uzaklaştırıldığının başlangıcı olacaktır. Zira AB, tam üyelik karşılığında Türkiye ile yapabileceği bir anlaşmayı ve üstelik ciddi malî külfetleri üzerine alarak gerçekleştireceği bir süreci çok kolay bir şekilde elde etmiştir. Bunun için belli hazırlıklar yapılmıştır elbette. Öncelikle Türkiye’nin haklarımıza sahip çıkmaması sağlanarak Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki Ortaklık ilişkisinin 50 yıllık tarihi seyrini değiştirecek nitelikte olan Demirkan davası sonuçlanması sağlanmıştır. Demirkan kararıyla ABAD, hukuk temeli bir karar vermekten uzaklaşmış, adete kendine güveni bir çırpıda çöpe atabilmiş, 60’a yakın kararı yok saymıştır. Bu karara sessiz kalan Türkiye, AB nezdindeki vatandaşlarının haklarını, yani işçilerin ve hizmetin serbest dolaşımını gerçekleştirmeyi bir kenara bırakmıştır. 
AB’nin ekonomik krizden çıkmak için Türk turistlere kapıyı açmayı düşündüğü bilinmektedir. Hatta bu yöndeki tavsiyeler sık sık gazetelerde yazılmaktadır. Ama haklarını ve buna nasıl sahip çıkmasını bilmeyen bir Türkiye’yi karşısından bulan AB, 3,5 yıla yayan bir süreci de önüne koyarak AB’nin en büyük sorunu olan mülteci sorunu karşılığı Türk turistler için vize muafiyeti vermeyi taahhüt etmiştir. Üstelik bu süreç tamamlanır ve AB'nin de keyfi isterse bugünkü yeşil pasaportlular gibi turist olarak Türk vatandaşları AB’ye gidebilmesinin dışında başka bir hak elde edilemeyecektir.
Türkler söz konusu olduğundan kendi değerlerini umursamayan, hukuk devleti ilkesini ve insan haklarını görmemezlikten gelen bir AB ve haklarına sahip çıkmayı bilemeyen bir Türkiye karşı karşıya geldiğinde kaybeden ülke hep Türkiye'dir. Örneğin, 19.02.2009 tarihli Soysal kararı ile Almanya'ya giderek hizmet verecek Türklerden 2 aya kadar çalışmak için vize istemeyeceği ortaya çıktığı halde Almanya 4 yıldır ciddi tek bir adım bile atılmamıştır.
AB’nin en önemli sorunlarının başında yasadışı göç gelmektedir. Geri Kabul Anlaşması ile Türkiye üzerinden gelenler Türkiye’ye iade edilecektir. AB’nin sınırlarından sorumlu organizasyonu olan FRONTEX’in 2012 yılı verilerine göre, AB’ne Yunanistan üzerinden 37.220, İtalya ve Malta üzerinden ise 15.150 mülteci ve sığınmacı girmektedir. Özellikle Yunanistan’a giren mülteci ve sığınmacıların tamamına yakınının ise Türkiye’den kaçak olarak girdiği herkesçe bilinmektedir. Bu durumda Balkan ülkelerine, Yunanistan’a ve kısmen İtalya’ya Türkiye üzerinden gittiklerini kabul ettiğimiz takdirde yıllık –en düşük rakamla– 40-50bin civarında mülteci ve göçmen AB’ye yasa dışı olarak Türkiye üzerinden girdiği kabul edilebilir. Her yıl bu rakamların üst üste konulduğu bir mülteci sorunu Türkiye açısından önümüzdeki süreçte en büyük sorun olacaktır. Ekonomik maliyetinin yıllık 3-5 milyar Doları bulacağı, toplumsal ve siyasal maliyetinin ise tahmin bile edilemeyeceği bir sürece adım atıyoruz.

Türkiye'nin AB'ye tam üyelik süreci aslında Geri Kabul Anlaşması büyük bir sekteye uğrayacak ve hatta bir daha gerçekleşmemek üzere kapanacaktır. Zira AB, Türkiye’den ancak tam üyelikte karşılığı böyle külfetli bir anlaşmayı hem karşılıksız hem de masrafsız bir şekilde elde etmiştir. Bundan sonra AB’nin Türkiye’den isteyebileceği başka bir şey şimdilik de yoktur.